ONUNLA ÖLÜME DAHİ GİDERİM…”

20.11.2014 10:36:20

Kayserispor'un başarılı orta saha oyuncusu Kaptan Abdullah Durak'la konuştuk. Şunu söylemeliyim ki sahada agresif görünen Abdullah, gerçekte hiç de öyle değil.

“ONUNLA ÖLÜME DAHİ GİDERİM…”

 

Kayserispor’un başarılı orta saha oyuncusu Kaptan Abdullah Durak’la konuştuk. Şunu söylemeliyim ki sahada agresif görünen Abdullah, gerçekte hiç de öyle değil. Söyleşi sırasında zaman zaman hüzünlendi ama hep güldü… Kendi gerçeklerini anlattı… “Kayserispor’a aidim ben” derken gözlerindeki gurur görülmeye değerdi. Yine nasıl küme düştüğünü anlatırken de o günleri sanki tekrar tekrar yaşadı… Hiç kuşkusuz en önemli sözü, Kayseripor eski Teknik Direktörü Robert Prodsinecki için söyledikleriydi. “Bana babamdan daha yakındı” diyor ve ekliyor; “Onunla ölüme dahi giderim…”

 

 

Futbola nasıl başladın kendinden bahseder misin?

 

Futbola Niğde’de başladım. Kemerhisar Belediyespor diye bir takımda. Onlar maç yapıyordu. Bir gidip bakayım dedim. Öyle amatörde başladık. Sonra daha iyi bir amatör takıma transfer oldum. Sonra da buraya paf takıma geldim. Başka yere de gidemedim, burada kaldım.

 

Kayserispor’a nasıl transfer oldun?

 

Burada ilk paf takıma geldim. 3-4 yıl orada oynadım. Bu onuncu yılım burada.

 

Kayserispor’da yükselmen nasıl oldu?

Burada yükselmem çok ilginç oldu. 1 ayda tüm hayatım değişti. Kastamonuspor’a kiralık transfer olmuştum. Döndüğümde takım çok iyiydi o zaman. Benim oynadığım mevkide çok iyi futbolcular vardı. Mehmet Topuz, Ragıp Başdağ vardı. Dedim ben bu durumda oynayamam. Tolunay Hoca’ya söyledim. ‘Yok, sen biraz dur’ dedi. Sonra bir hazırlık maçı yaptık orada da iyi oynamıştım. O zamanlar 4 – 4 – 2 oynanıyordu. İki tane orta saha vardı. Hazırlık maçında Ragıp Ağabey’e uzun pas attım. Arka adale sakatlandı. Sonra da ben oynadım. Süper Kupa maçıydı. Sonrada patladık gittik işte.

 

Uzun süredir Kayserispor’dasın. Sen mi istemedin başka takıma gitmeyi?

 

Gelen teklifler oldu ama benim kariyer planım hep bir takımda kalmak. Profesyonellik bunu gerektirir. Bir spor kulübünde başlayıp orada son noktayı koymak istiyorum, böyle olanlara da imreniyorum. Bunun örnekleri de çok fazla var, özellikle İngiltere’de. Futbol yaşantını bir yerde başlayıp bitirebiliyorsan benim için daha iyi. Futbol hayatın bittiğinde oradan oraya savrulmuş, çok takımda oynamış ama hiçbir yere ait olamamış bir oyuncu olmak istemiyorum. Bazen teklif olmadı, bazen beni bırakmadılar, bazen ben gitmek istemedim. Ben bir takımda kariyerimi tamamlamak istiyorum. O takımda Kayserispor olmalı. Kayseripor’da başladım burada da bitirmek istiyorum.

 

Futbol kariyerini tamamladığında Kayserispor’da yönetim veya teknik heyette kalmak ister misin?

Tabiî ki isterim. Birde şu var, Kayserispor’u ben benimsedim. Çok iyi yönetiliyor. İyi yönetilmese ben burada kalmak istemezdim zaten. Bağlı olduğun kulüp iyi yönetilmese kimse orada kalmak istemez.

 

Senin için çıktığın en önemli maç ve unutamadığın golün hangisi?

 

Çok da fazla golüm olmadı. Bir Trabzonspor’a attığım gol vardı, çok iyiydi o. Unutamadığım maçta Süper Kupa maçıydı. Almanya’da Galatasaray’la oynamıştık. İlk 20 dakika nasıl geçti hatırlamıyorum, öyle bir maçtı. İlk defa öyle bir seyircinin önüne çıktık.

 

Kaysepispor’un kaptanısın. Takımın motivesini nasıl sağlıyorsun? Futbolcularla ilişkin nasıl?

Takım kaptanlığının eskisi gibi göz önünde olan bir şey olduğunu düşünmüyorum ben açıkçası. Bizim takımın kaptanı benim ama hiçbir takımda bir kişi kaptan olmaz. Mesela Fenerbahçe, Galatasaray ya da Real Madrid’de bir kişi kaptan diye bir şey yok. Böyle olduğunda takım zaten başarılı olmaz. Burada sevdiğimiz ağabeylerimiz var. Takıma sahip çıkan ağabeylerimiz var. Onlarla birlikte yine ben ön plandayım ama takıma yardımcı olan insanlar var. Biz her şeyi yardımlaşarak yapıyoruz. Fikir alıp veriyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ben kaptanım ama burada tecrübeli oyuncular var. Kimse ego yapacak durumda değil. Önemli olan bulunduğun takımın başarısı. O yüzden motive etmek sadece bana düşmüyor. Bazen genç oyuncular da konuşuyor. Sen kaptansın, senin dediğin olur mantığı kalmadı, geride kaldı bunlar.

İkili ilişkilerinin en sağlam olduğu futbolcu arkadaşın kim?

Hepsiyle çok iyi anlaşıyorum ama illaki herkesin en sevdiği birisi vardır. Benim için de öyle. Mesela Mehmet Eren Boyraz’ı çok severim.  Eskiden odada beraber de kalıyorduk.  

 

Özel hayatından bahsedelim biraz…

Ya özel hayatım çok kısa sürecek.  Benim bir köpeğim var. Onu veterinere bırakıyorum evde kalamıyor. Sonra antrenmana geliyorum. Antrenmandan çıkıp eve gidiyorum. Evde playstation oynuyorum. Film seyrediyorum. Özel hayatım bundan ibaret.

Evlenmeyi düşünmüyor musun?

Evlenmeyi düşünüyorum da, sadece istemekle kalıyorum. Bir aday yok, aday olsa zaten köpeğime bu kadar zaman ayırmazdım.  Birde şöyle bir şey var, şehirde bunu etkiliyor. Küçük şehirlerde, fazla sosyal olamadığın zaman bu tür sıkıntılar çıkabiliyor. Ama tersi bir yaşam tarzı da futbolcuyu futboldan uzaklaştırır. Mesela İstanbul bu konuda çok canlı, sende evde kalamıyorsun. Gece uykusuz kalırsın, alkole dalarsın. İster istemez insanı içine çeker bu tür yaşantı. Çünkü insan nefsi her şeyi istiyor. Ben de Kayseri’de kendimi şanslı görüyorum. Hayatında ne kadar sosyal aktivite varsa ne kadar uçuksa, insanı futboldan o kadar uzaklaştırıyor.  Ne yazık ki öyle bir durum var.

 

2013’te Süper Lig’de 5. oldunuz, 2014’te küme düştünüz, şimdi ise PTT 1. Lig’de mücadele ediyorsunuz ve şampiyonluğa oynuyorsunuz. Bu bir başarısızlığın göstergesi, PTT 1. Lig’e düştüğünüz de ne hissettin?

Futbol hayatımda en son istediğim şey ve ne yazık ki en korktuğum şey başıma geldi. Ortada bir başarısızlık varsa bunun nedeni bir tane değildir, birçoktur. Herkes suçludur ya da sadece bir kişi asla suçsuz değildir. İnanılmaz kötü bir durum. Dışarı çıkamıyorsun, insanların yüzüne bakamıyorsun. Dışarıdan bakıldığında insanlar bunu basit görüyor.  Diğer ülkelerde takım küme düşerken son maçına yine 30 bin, 40 bin kişi geliyor. Ama bizde öyle bir durum yok, biz ülke olarak duygusal insanlarız. Seyirci de aynı, futbolcu da aynı, bende bu kadar duygusal olmamı buna bağlıyorum. Şu an bile hatırlamak istemediğim günler geçirdim. Küme düştükten sonra son 3 ay ben ne yaptığımı bilmiyorum. Bir şey yapmak için isteğim yoktu, yobazlaştım da biraz. A sosyal oldum. Sadece günlük ihtiyaçlarımı giderebiliyordur, onun dışında hiç bir şey yapmadım, yapamadım. Başarısızlık insanı hayattan soğutuyor. Futbolcunun kaderi bu maalesef. Düştüğü yerden kalkmalı. Bu çoğu zaman başına gelebiliyor. Bazen oynamıyorsun. Hoca seni oynatmıyor. Bırakmamak lazım. Burada kariyerin devam ediyor. Hayat devam ediyor. Hayatın bir yerinden tutunmak lazım. Şanslıyız ki takımımız bozulmadı. Yine her şey çok güzel bir şekilde devam ediyor. Geçen yıldan daha iyi bir arkadaşlığımız var, daha iyi dostluğumuz var. En önemlisi huzur var. En çok da ben bunu özlemişim ben geçen yıl. Bu huzuru, bu mutluluğu özlemişim.

 

Geçen yıl takımda huzur yok muydu?

 

Huzur yoktu. Çünkü takım olarak başarısızdık. Başarı olmayınca huzurda olmuyor, mutlulukta olmuyor. Para olsa da bir şey ifade etmiyor, huzuru satın alamıyorsun.

 

Şimdi gidişatınız çok iyi, son 6 haftada 2 beraberlik, 4 galibiyet aldınız. Takım gayet iyi gidiyor…

 

İyi gidiyoruz, iyi gitmek zorundayız . Bu başarıyı bozmayacağız da. Sadece son 6 maçta iyi yaptık bitti gitti demek olmuyor. Bu başarı devam etmeli. Çünkü bizim bir kariyerimiz var, kulübün geleceği var. Bunun farkındayız. Sonunda neler olacağını biliyoruz. Bir adım sonrasını düşünebiliyoruz. Üst lige çıksak ne olur, çıkamazsak ne olur bunların hepsinin farkına vardık. Hepimiz işe daha sıkı tutunuyoruz. Kötü şeyler yaşadık, tecrübe oldu.   İnanıyorum ki bu sene çıkacağız inşallah. Ligde 5. olduğumuz yıldaki Kayserispor’dan daha iyi olacağız.

Çıkarsanız ne olur, çıkamazsanız ne olur?

Çıkarsak her şey çok daha güzel olacak. Süper Lig’de 5. Olduğumuz sene en iyi sezonumuzdu. Bundan sonraki yıllarda o seneden daha iyi, daha başarılı bir Kayserispor izlettireceğiz. Eminim ki hepimiz hatalarımızı gördük, bu hataları tekrarlamayacağız. Çıkamazsak hiç konuşmak istemiyorum. O konulara girmek istemiyorum. Çünkü çıkacağımızdan eminim.

 

Bana babamdan daha yakın olan bir kişi var, Robert Prosinecki… Onun yeri bende her zaman ayrıdır. Çok severim kendisini. O bana, “Abdullah bana savaşa gidelim dese giderim” derdi. Bunu da gelip yüzüme söylemedi, başkalarından duyuyorum. Prosinecki’yi sadece Hoca olarak değil, kariyerine de bir saygım var. İnanılmaz mütevazı bir insan. Tam da benim kafada bir insan. Ömür boyu onunla çalışır mısın deseler, hiç düşünmeden evet derim. Futbolu bırak git deseler ya da futboldan sonra git deseler hiç düşünmem giderim. Onunla ölüme dahi gidilir.  Prosinecki o yüzden en sevdiğim Hoca.

 

Gelecekteki hayalin nedir? Kayserispor’da kalmak istiyorsun ama Avrupa’dan veya bizim 3 büyük takım dediğimiz kulüplerden teklif gelse gider misin?

3 büyük takımdan teklif gelse ki, giden çok arkadaşımız var. Ben oynayamayacağım yere gitmem. Oraya gidip ikinci planda kalacağıma, burada kalır birinci planda olurum. Oynarım da. Çünkü futbolcu oynadığı zaman futbolcu olur. Sırf para pul için oralara gitmek istemiyorum. Ben gerçekçiyimdir, oynamayacağımı bilirsem gitmem. Bu saatten sonra da böyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Ben Kayserispor’da mutluyum. Şu an başka bir kulüp düşünmüyorum. Bu seneki hedefim Kayserispor’da şampiyon olmak. Geçen yıl teklifler oldu ama yok dedim. Türkler duygusaldır. Batırdığın işi temizlemek lazım. Buradaki diğer arkadaşlara da teklifler geldi ama hepimiz kaldık. Bir arkadaşımız var (Turgut Doğan Şahin), Trabzonspor’da çok şeyi bırakıp geldi. O da benim düşüncem de. Bunları insan paylaştıkça daha iyi anlıyor. Futbolcuysan oynamak lazım, gece rahat uyuyamıyorsun yoksa. Kariyerin bir hiç uğruna bitiyor. Şöhret için, para için kendini bitiriyorsun. 3 büyüklere gideceksin oynamadan biteceksin. Ben bunu istemiyorum. Oynayıp, iz bırakmak istiyorum. Takımımda efsane olmak istiyorum. Arkaya dönüp baktığında kaç paran var değil ne yapmışım demek gerekiyor. Kimin sevgisini, saygısını kazanmışım bu daha önemli.

 

Genel Kurul yapıldı, sonuç alınamadı, tekrar yapılacak. Yücel Şahin geçici olarak başkan oldu.  Bu belirsizliğin sen ve takım arkadaşların üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

 

Bu durum buzu etkilemedi. Genel Menajerimiz Süleyman Hurma geldi, hemen bize bir gereken açıklamaları yaptı. Süleyman Hurma’ya güveniyoruz, o ne yaptığını iyi bilir. Başkanımıza, yönetimimize güveniyoruz. Bizi rahatlattılar. Bu onların bileceği iş, biz bu konuları fazla irdelemiyoruz. Bundan sonra belki daha iyi olur. Bunu yeni başkan geldi diye söylemiyorum, bazı şeyleri bilip de söylüyorum. Bizi etkilemedi, her şey aynı gibi, beklide daha iyi olacak. Ben Recep Mamur’un bizi bırakacağını düşünmüyorum. Çünkü Kayserispor’u inanılmaz seviyor. Ben yakinen tanıyorum. O buradan kopamaz. Geçen yılda ben açıklamalar yapmıştım, Recep Başkan bizi bırakacaktı. Ben dedim “İnsanlar kırılabiliyor ama her taş yerinde ağırdır.” Belki bende bu yüzden bırakıp gidemiyorum.

Uzun zamandın Kayseri’de yaşıyorsun. Kayseri nasıl bir şehir sence? Seviyor musun Kayseri’yi?

 

İnsan bazı şeylere alışıyor. Tabiî ki hiçbir yer kendi memleketinin yerini tutmaz. Kayseri zengin bir şehir. İnsanlar diyor ki sosyal aktivite yok. Sosyal aktivite olarak ne yok, alkol alabileceği yerler yok, disko yok. En iyi sinemi var, Erciyes var, kahvaltıya gidebileceğin, yemek yiyebileceğin çok iyi yerler var. Dışarıdan gelen futbolcular belki Türkiye’ye böyle görüyordur, sosyal aktivite de bulunacak yerler yok diye. Burada her şey var, insanların istediği disko yok sadece. Ben bunların farkında olduğum için Kayseri’yi seviyorum, mutluyum burada.

Takım olarak hedefiniz nedir?

Bu sene bizim şampiyon olmamız lazım. Takımdaki birçok kişi de bunu dile getiriyor. Yönetimde aynı düşüncede. Bu sene biz sadece şampiyonluğu düşünüyoruz, başka bir şeyi değil.

 

Kayseri takımlarının en büyük sıkıntısı taraftar. Taraftarın ilgisiz olduğu bir gerçek. Sen neler düşünüyorsun bu konuda?

 

Taraftarda şu çok zoruma gidiyor. Biz Fenerbahçe, Galatasaray’la oynadığımızda kendi evimizde değil de deplasmanda oynamış gibi oluyoruz. Bu yılda Erciyes Beşiktaş maçı öyleydi. Geçen yıl Galatasaray açında ben oynayamamıştım, dışarıdan baktığında daha net görüyorsun. Sen kendi şehrinin takımına biraz saygı duy! O durumda maça gelmese deha iyi. Kendi sahanda oynuyorsun, deplasmanda gibisin. Bir maçtan sonra röportaj yapacaktım ama sonra düşündüm boş ver dedim. Yanlış anlaşılırım.  Bu sene biz gerçek taraftarı gördük. Geçen yılda bu yıl da bizi Kapalı Kale hiç yalnız bırakmadı. Hanı insan kötü gününde belli olur derler ya,  Kayserispor’un gerçek taraftarı bizi hiç yalnız bırakmayan Kapalı Kale taraftarı. Biz de kötü günler yaşadık, küme düşmeye sebep olduk ama biz kaldık. Hiçbir yere gitmedik buradayız. Gemiyi terk etmedik. Bazı insanlar futbolculara, yönetime, Süleyman Hurma’ya sallıyor. Ama kim kaldı? Biz hepimiz buradayız, ben yoksun stada gelmiyorsun.  O zaman insanlar suçu kendinde aramalı.    

 

Pasolig uygulaması için ne demek istersin?

 

Passolig çok saçma bir uygulama.  İnanılmaz saçma bir uygulama ve neden hala üzerinde duruluyor, anlamıyorum.  Olmadı, tutmadı değiştirilmedi. Belki onlarda farkındalar ama değiştiremiyorlar. Tabiî ki etkili oluyor. Biz Türkler biraz üşengeciz. Hemen isteriz ki bilet alalım, gidelim maça bizim milletimiz uğraşmaz. O yüzden çok etkili bir an önce değiştirilmeli. 2-3 sene içinde Türkiye’de futbol biter. İnanın bana gerçekten biter futbol Türkiye’de.

 

Milli takımın Kazakistan maçında kaleci Volkan Demirel’in maça çıkmamasını nasıl değerlendirirsin?

Türkler biraz duygusal. Şimdi insanın boğazına kadar geliyor. Bu konuda Volkan’a katılıyorum. Ben olsam bende aynısını yapardım. Eminim orda Volkan’a çok ağır küfür edilmiştir ki o yüzden sahayı terk etmiştir. İnsanlar bazen öyle hakaret ediyorlar ki anlamak mümkün değil.  Değer verdiğimiz şeyler yabancılara göre daha farklı. İnsanların biraz anlayışlı olmasını diliyorum.

 

İç sahada veya deplasmanda sana, şahsına kötü şeyler diyorlar mı?

Her futbolcu duymuştur bunu. Deplasmanda duyduğumda ben açıkçası gaza geliyorum ve daha iyi motive oluyorum.

 

Cumartesi günü Almibo Alanyaspor maçı var. Kendi sahanızdra maça çıkacaksınız. Neler söylersin?

Önümüzde kritik 4 maçımız var bizim. Bu maçlardan 12 puan alırsak çok önemli bir yol kat etmiş olacağız.  Bugün’den itibaren çalışmalarımıza başlıyoruz.  Kesinlikle kazanmak istiyoruz. Ayrıca Alanyaspor maçını değil 4maçlık periyottan sağlam çıkarsak, inşallah büyük bir yol almış oluruz.

Röportaj:Dilek BOLAT

Fotoğraf: Memduh BORAZAN